11 Nisan 2015 Cumartesi

Okuyan Gençliğe Mektuplar - Ahmet Cemal

Ahmet Cemal tarafından 1999'da yazılmış ve gençliğe bu düzeni değiştirmek için neler yapması, neden yapmasını öğütler nitelikteki içinde 6 mektup bulunan kitap. 

"Yaşamımız boyunca edinmek, kazanmak istediğimiz hiçbir kimlik, bize sunulmaz ya da armağan edilmez. Sunulsa veya armağan edilse bile öyle bir kimlik, koşullarını kendimizde gerçekleştirmediğimiz sürece, ancak geçici olarak taşıyabileceğimiz ve başkalarını yine geçici olarak inandırabileceğimiz bir kimlik olabilir. " İnsanın yaşamı boyunca edinmek istediği kimliklere dair...

Sizlere neden yalnız olduğunuzu, daha doğrusu genelde büyükleriniz tarafından birkaç kuşaktır ne türden bir yalnızlığa itildiğinizi anlatmaya çalışacağım. Bu, aslında çoğunuzca zaten algılanan bir yalnızlık, ve ondan kurtulmak için kimi girişimlerde de bulunmaktasınız. Gelgelelim bu girişimlerin çoğunun sonuçsuz kaldığını sizler de görmektesiniz.
... Nedenleri iyi bilinemeyen yalnızlıklara çare bulmak olanaksızdır ve yanlış çareler, ancak yeni bunalımların kapısını açar.
... Sizin en büyük yalnızlığınız, özgür seçimleriniz sonucu tek başınıza kalmayı yeğlemiş olmaktan kaynaklanmıyor. Asıl yalnızlığınız, hep kalıpları öğrenmenin görev diye belletilmesinin, gerçek anlamda bir ahlaka giden yolun ancak insanın kendi ahlakını önce kendi iç dünyasında yaşamasından, yaşadıklarının ahlakını da savunmayı öğrenebilmesinden geçebileceği gerçeğine karşın, hep çoğunlukla hangi erdemleri savunduğu belirsiz ve düzmece ahlak kurallarıyla yaşamak zorunluluğunun yol açtığı bir yalnızlık - ya da gönüllü olduğu hiç de söylenemeyecek bir iç sürgün. 

Çünkü insan doğadaki öteki canlılardan farklı olarak, içinde bulunduğu ortamları ve koşulları kendi istediği doğrultuda olabildiğince değiştirmesini sağlayacak ve adına irade denilen bir güçle donatılmıştır. İnsan dünyaya hem öteki insanlar gibi biri, hem de tümüyle kendine özgü biri olmak üzere, deyiş yerindeyse bir tür çift kimlikle gelir. İnsanlık tarihinin gelişme sürecinin bize gösterdiği en önemli gerçeklerden biri, toplumsal yaşam içerisinde kendine özgü kimliğini geliştirme isteğinin insanda neredeyse bir içgüdü niteliğiyle varolduğudur. 

Bu ülkenin okuyan ve düşünen gençliği ise bir ümmet toplumunun yıkıntıları üstünde yükselen Cumhuriyet'in yani akıl toplumunun genç üyeleri olarak, kaç kuşaktır aklın, aklının gösterdiği yolları özgürce seçememenin bunalımlarıyla, akıl-dışılığı haklı olarak yadsımanın kendisini sürüklediği bir toplumdışılıkla boğuşmak zorunda.

O ışıklı günlerin hiçbir öğretmeni, kalkıp öğrencilerine siz dersinizi çalışın, başka şeylerle ilgilenin demedi, bunun tersini söyledi. - Köy enstitüleri döneminden bahsetmekte.

Herhangi bir bireyde böyle bir bilincin varlığından, ancak o kişi oyunu kafasında özgürce yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda kullanıyorsa, kendi kendine- asıl seçimi o olmadığı halde- örneğin yalnızca belli bir barajı aşabilecek gibi gördüğü partilere oy vermek gibi bir zihinsel baraj koymuyorsa söz edilebilir.

Bir anketin sonuçlarına göre, Türk gençliğinin yüzde 80'e yakın bir bölümü, ülkesinin geleceğini karanlık görüyordu; bu yüzde 80'nin büyük bir bölümü ise kendi geleceğini aydınlık görmekte idi! Ülkesinin karanlık gördüğü geleceğinde kendine aydınlık bir yer bulabileceğine inananlar, kendilerini her şeyden önce bu büyük yanılgıdan kurtarmalıdırlar. "


Ne kadar 80 darbesini görmüş bir gençliğe seslense de çoğu bizim dönemimize de ışık saçıcı konular.