6 Ocak 2017 Cuma

AHMET CEMAL - ARADIĞIMIZ TİYATRO

AHMET CEMAL - ARADIĞIMIZ TİYATRO

Tekrar okunup, içindeki çeşitli kaynak isimlerinden faydalanılması gereken bir eser.

"Aslında sanatçı, farklı algılayışı yüzünden ne yaşamın kendisine yabancıdır, ne de olgulardan uzaklaşması nedeniyle, zaman zaman doğaya dönmeyi de becerebilen, böyle bir beceriyi gereksinen kişidir. Sanatçı -eğer yabancılaşma kavramını mutlaka kullanmamız gerekiyorsa-, yaşama değil, fakat yaşamın çoğunluk tarafından algılanma biçimine, örneğin uzun zamandır devam eden bir akışın salt bu devamlılıktan ötürü "doğru" ve "gerçek" niteliklerini kazanmasına karşı çıkan, var olanı bir kez var diye, düşünmeksizin onaylamaktan yana olmayan, bu eleştirisel tutumundan ötürü de çoğu kez "göze batan" kişidir.

Shakespeare, iktidar bağlamında özel ağırlık tanıdığı iki noktayı, iktidarın yasal yollardan edilmesinin gerekliliğini ve yasal yolla elde edilmiş iktidar uygulamalarının da hep yasal kalması zorunluluğunu, oyunlarında iki temel ilkeye dönüştürerek yansıtır. Bu ilkelerden birincisi, yasa dışı yollarla ele geçirilen iktidarın ayakta kalabilmesi için zorbalığa başvurmasının kaçınılmazlığıdır. İkinci ilke ise, yasal yolla elde edilmiş bir iktidarın uygulamalarında yasallıktan ayrılması durumunda, ortalığı kaplayacak zorbalık atmosferi nedeniyle devletin temellerinden sarsılacağıdır; çünkü böyle bir durumda halkın devlete olan güveni geniş bir ölçüde yitip gideceği gibi, devletin zorbalığını örnek alacak zorba çeteleri de davranışlarının yasal (!) temellerini doğrudan devlet yetkililerinin davranışlarında arayabileceklerdir!

...Bu bağlamda bilme zorunluluğu, Galilei'nin Yaşamı'nda karşımıza insan olmanın bir koşulu niteliğiyle çıkar. "Bilmek zorundayım..." der Galilei, kızının sevdiği adamdan ayrı düşmesi gibi bir bedel ödeyecek olsa bile, yine: "Bilmek zorundayım..." diye diretir. Burada Brecht'in Galilei'nin ağzından dile getirdiği düşünce, bilinenlere değil, ama yanılsamalara dayanan bir dünyada, bilme zorunluluğunu dışlayan bireysel mutlulukların da ancak düzmece mutluluklar olmaktan öteye geçemeyeceği düşüncesidir..."